Yetişkinlerde ve çocuklarda uykunun önemi çok büyük.
Kaliteli bir uyku sağlıklı bir hayatın da anahtarı. Deliksiz ve kaliteli bir uyku bebeğin beyin gelişimi ve büyümesi için en az beslenme kadar önemli. Çünkü bebekler gerçekten de uyurken büyüyor ve gelişiyor. Uyurken bebeğin enerji depoları yenileniyor, büyüme hormonu salgılanıyor. Bebek uyanıkken öğrendiği her bilgiyi uykusunda pekiştiriyor ve bu bilgileri hafızasında depoluyor. Bebeğin uyuduğu süre ve kalitesi ise bu gelişimin kalitesi konusunda önemli bir yer tutuyor.
Bebekler ilk yıllarında geceleri 10-12 saat olmak üzere günde yaklaşık toplam 13 ile 15 saat uykuya ihtiyaç duyar. İhtiyacı olan uykuyu alamayan bir bebeğin motor becerileri ve dikkat kapasitesinde düşüş yaşanır. Çünkü uykusunu alamayan bir bebek çevresine karşı ilgisizdir, keşfetmek ve öğrenmek istemez, işbirliğine yatkın değildir ve huzursuzdur. Bunların sonucunda davranış problemleri hatta öğrenme geriliği yaşanabilir. Maalesef bebekler ve küçük çocuklar aslında birçok ebeveynin düşündüğünün aksine büyümek ve gelişmek için çok daha fazla uykuya ihtiyaç duyuyor. Nedense toplumumuzda halen bebek ve çocukların yaşadığı uykusuzluk büyüdüklerinde bir şekilde düzelir düşüncesi benimseniyor. Uykunun bebeklerin büyümesinde ve gelişimindeki rolü ebeveynler tarafından tam olarak bilinmiyor.
Stanford Uyku Araştırma Enstitüsü, uzun ve sağlıklı yaşamın en önemli sırrının düzenli ve kaliteli bir uyku olduğunu gösteren bir açıklama yayınladı. Uyku, özellikle 0-3 yaş arasında olan çocukların gelişimini hem fiziksel hem de zihinsel büyüme açısından etkileyen en önemli faktörler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ayrıca araştırma, uykusu belirli bir düzene oturmuş ve gece boyunca deliksiz olarak uyuyabilme becerisine sahip çocukların, diğerlerine göre kendilerini daha iyi ifade ettiklerini ortaya koyuyor. Özellikle 0-3 yaş döneminde olan bir bebek gün içerisinde herhangi bir nedenden dolayı uyumaz ise yorgunluğuyla savaşmaya başlar. Yetişkinler her zaman bu çabanın farkına varamayabilirler. Bu direncin sonucunda çocuk adrenalin hormonu salgılamaya başlar ve “Hiperaktif” hale gelir. Bu durum çoğu zaman ebeveynler tarafından “enerji patlaması” olarak yorumlanır ve çocuğun bir noktada verdiği uyuma kararı enerjisinin bitmişliğine bağlanır. Oysaki bu noktaya gelmiş olan çocuğun uyku tercihi artık yorgunluktan ya da enerji yokluğundan değil, tükenmişliktendir.
Uykusunu alamayan küçük çocuklar iştahsız, huysuz, sinirli, bağımsız olmak istememe, öfke krizleri ve saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Sizi anlama kabiliyeti de yok denecek derecede azalmıştır. Çünkü çocuğun günlük ritmi bozulmuş, vücudu hangi saatte ne yapacağını bilememektedir.
Biz yetişkinler ise hayatımızın 3’te 1’ni uykuda geçiriyoruz. Hamileler için de uyku son derece önemli. Amerikan Uyku Vakfı verilerine göre 10 kadından 8’i hamileliği süresince uyku sorunu yaşıyor. Hamilelikte yaşanan uykusuzluk ise hem doğum sürecini uzatıyor hem de erken doğuma neden olabiliyor. Uyku sanıldığının aksine pasif bir dinlenme hali değil. Uyurken vücudumuz ve beynimiz sürekli olarak bir yenilenme süreci yaşıyor. Özellikle akşam 22.00 – 02.00 arası fiziksel olarak yenilenirken; 02.00 -07.00 arası zihinsel olarak yenileniyoruz. Sadece bebeklerin değil, biz yetişkinlerin de bir günlük yaşadığı uykusuzluk sağlıklı düşünmemizi engelliyor. Uyku vücudumuzun şarj olması için hayati bir öneme sahip. Uyku beynimizin gün içerisinde uyanık kalmasını sağlıyor. Nasıl oksijensiz, su içmeden ve yemek yemeden yaşayamıyorsak uyku olmadan da yaşamımızı sürdüremiyoruz.
Uykusuzluk motivasyonumuzu, algımızı, konsantrasyonumuzu düşürüyor; zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara sebep oluyor. Üstelik kronik uykusuzluk depresyon başta olmak üzere fiziksel olarak da yıpranmamıza ve bağışıklık sistemimizin düşmesine neden oluyor. Bu da maalesef birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Yaşadığımız uykusuzluk ebeveynliğin keyfini de sekteye uğratıyor. Uykusunu alamayan bir yetişkin de daha sabırsız ve sinirli oluyor. Uyku hem bizlerin ruhsal ve fiziksel sağlığı için oldukça önemli hem de sabırlı ve sevgi dolu bir ebeveyn olmanın da ön şartı. Ebeveynler olarak bebeklerimize kaliteli, düzenli ve deliksiz bir uyku düzeni oluşturma konusunda rehberlik etmemiz gerekiyor.
Yeterli derecede uyuyan bir bebek, önüne çıkabilecek her türlü engelle duygusal yönden daha iyi baş edebilir. Kaliteli ve deliksiz bir uyku bir ailenin yaşamında dönüşüm sağlayarak yaşam kalitelerinin artmasına katkı sağlar.