Bebeğinizin ihtiyaçlarını anlamak, bu ihtiyaçları gerçekten hissederek karşılıyor olmak ve aranızda bir güven ilişkisi oluşturmak kuşkusuz bir anne için yaşamsal önem taşır. Annenin bebeği ile kurduğu güvenli bağ bebeğin dünyayı algılayışını etkiler.
ÇÜNKÜ anne bebek arasındaki bağ, bebeğin gelecekte bir yetişkin olduğunda tatmin edici ilişkiler kurma kapasitesine zemin oluşturur.
İlk temelleri anne tarafından atılan erken çocukluk dönemi (0-3 yaş) bebeğin kişisel ve duygusal gelişimini şekillendirir.“Erken dönem çocukluk eğitiminin son yıllarda gelişmiş ülkelerde neden bu derece ön plana çıktığına ve her geçen gün artan farkındalığa şaşırmamak gerekir” Ancak günümüzde birçok anne ve baba bebek/çocuklarına duyarlı olmak ile sürekli birlikte olma fikrini birbirine karıştırır. Bu davranışın aslında çok da şaşırtıcı olmayan sonucu bu bebeklerin yaşadığı ayrılık anksiyetesinin geçmesi gereken dönemde geçmiyor olmasıdır.
Ayrılık anksiyetesi bebekte kendini ayrı bir birey olduğunu fark ettiği dönemde yani genellikle 6-7 aylık iken başlar, 10-18. Aylarda en şiddetli zamanlarını yaşar ve 24. Aylarda gerileyerek kaybolur.
Eğer bu dönemde bebeğinize net bir şekilde onun yanında olduğunuzun güvenini aşılayabilirseniz, bu dönemi küçük sıyrıklarla atlatabilirsiniz. Bazı anne babalar ise iyi ebeveynliğin kuralını sürekli bebeklerini kucaklarında taşımak, bebeklerini sürekli kendi yataklarında yatırmak veya onların bir an bile ağlamasına izin vermemek olduğunu düşünüyor.
Anne Bebek Arasındaki Bağ
Bebeklerin sevdikleriyle bağ kurmaya, duygularının anlaşılmasına, kendi duygularını farkında olarak tanımaya ve insanları anlayabilmek için empati kurma becerileri edinmeye ihtiyaçları vardır.
Eğer istiyorsanız çocuğunuz bir ergen olana kadar onu kucağınızda taşıyabilir ya da yatağınızda yatırabilirsiniz ama eğer onu tanımaya ve onun duygularını anlamaya çalışmıyor, ona birey olarak henüz bir bebekken bile saygı duymuyorsanız, hiçbir kucaklama onun kendini güvende hissetmesine neden olmayacaktır.
Kuşkusuz her ebeveyn bebeklerine gönülden bağlıdır. Ancak bazıları onların bağımsızlıklarına saygı duyar, onları gözlemler ve ihtiyacı olduğunda yanlarında olurlar.
Bazı ebeveynler ise bebeklerinin yanından hiç ayrılmazlar. Helikopter ebeveynlik kavramı da buradan çıkmaktadır. Bu ebeveynler bebeklerinin hiçbir zaman kaygılanmasına izin vermezler, onlar adına her şeyi yaparlar. Hatta onları eğlendirmenin de kendi görevleri olduğunu düşündüklerinden, bebekleri kendi kendine oyun bile oynamak istemezler.
Bu ebeveynler istemeden de olsa sürekli tuttukları mevcudiyetleri ile bebeklerine aslında dünyanın güvenli bir yer olmadığı mesajını verirler.
Oysa burada kendimize dönerek sormamız gereken 2 soru vardır?
- Bizim ebeveynler olarak görevimiz onları günün 24 saati mutlu etmek midir?
- Yoksa yaşamın zorluklarına karşı baş edebilme kabiliyeti kazanmasına rehberlik etmek midir?
Sevgilerimle,
Güliz G. Özsaruhan
0-3 Yaş Bebek Uyku Danışmanı