Uyku eğitimi 2 kelimeden oluşan olumsuz bir anlam ifade ediyor çoğu kişi için. Yan odada tek başına ağlatılan bebekler, kahrolmuş anne ve babalar, güven bağının zedelendiği ilişkiler olarak algılanıyor. Güven bağının SADECE bütün gün ve gece durmadan emzirerek, sürekli birlikte uyuyarak, tüm gün kucakta taşımayla mümkün olabileceği söyleniyor, yazılıyor, çiziliyor….
Tabi ki emzirmek, ten teması kurmak bunların hepsi çok önemli ve bağ kurmada çok önemli bir araç ama bebeklerimizle, çocuklarımızla iletişim kurmadan, onların bize anlattıklarını dinlemeden hatta anlamaya bile çalışmadan ağızlarına meme-emzik tıkıştırır hale geldik.
Uyku, günümüzde dünyadaki en öncelikli konulardan biri… Çünkü zihinsel, fiziksel ve ruhsal sağlığımızı uyku sayesinde koruyabiliyoruz.
Alışkanlıkların şekillenmesi ise çocukluk çağlarına kadar uzanıyor.
Bebeklerimizin, çocuklarımızın ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmak ile onların büyümeleri ve gelişmeleri için 24 saat içerisinde ihtiyaç duydukları uykuları ebeveynleri olarak onlara sağlamak, aslında birbirinden hiç de uzak kavramlar değil.
Uyku eğitimi dediğimiz şey bir bebeği yan odada tek başına ağlatmak demek değildir!!! Bir bebeğin, bir çocuğun uyku düzenini kurmak uyku eğitimi olarak da algılanmamalı. Çözüm Uyku eğitimi terimini algısal olarak kökten değiştirmekten geçiyor bana kalırsa. “Uyku düzeni kurmak, uyutma şeklini değiştirmek her ailenin ihtiyaç ve dinamiklerine ve bebeğin özelinde doğru şekilde uygulanmalı, kitaplarda yazıldığı şekilde değil.